Yakın Tarih serisinin üç ayrı dizisi bulunmaktadır. Yakın Siyasi Tarih – Yakın Kültür Tarihi – Yakın İktisadi Tarih
Yakın İktisadi Tarih yazıları 7 yazıdan oluşmaktadır;
Yakın İktisadi Tarih I, Yakın İktisadi Tarih II, Yakın İktisadi Tarih III, Yakın İktisadi Tarih IV, Yakın İktisadi Tarih V, Yakın İktisadi Tarih VI
ve genel değerlendirme için son 2 yazımızı okuyabilirsiniz;
Yakın Tarih Genel Değerlendirme I
Yakın Tarih Genel Değerlendirme II
1980 Darbesi ve Sonrası Kısa Değerlendirme
1) Darbe sonrası ülke sıkıyönetimi geçerken, sağ/sol diye yaratılan çatışma ortamı birden sona erivermiştir! Şimdiki cemaatçilerin ve din sömürücülerinin ağız dolusu küfür ettiği Kenan Evren aslında bu ortamın yaratıcısıdır.
2) Evren eğitimde “Din” modelini yerleştirip İmam Hatipleri tekrar yapılandırmış ve açılmalarını sağlamıştır. Şehirleri elinde Kuranla, ayetler okuyarak gezmiş ve bununla ilgili bir çok atıf yapmıştır.
3) 1975’li yıllarda yabancı petrol şirketlerin yöneticiliğini yapan ve Uğur Mumcu’nun “Takunyalı Kardeşler Parlatılıyor acaba neden?” dediği Özal kardeşler siyasette birden öne atılarak ülke öngörüldüğü gibi “Ilımlı İslam” dönemine sokulmuştur.
4) Çok yakın tarih olduğu için ayrıntılarıyla anlatmayacağım ve bitireceğim. Bu dönem ile ilgili son sözlerim ise bu politika sonucunda Özal’ın kullanılmasıyla yeniden ithalata dayalı sahte büyümeye geçtiğimiz olacaktır. Ayrıca devlet kadrolarına, askeriyeye, polise, yargıya vs. her kademeye yerleşmesi için “Ilımlı İslam” amacıyla cemaatler palazlandırılmış ve büyümeleri ordu tarafından sağlanmıştır.
5) Bu duruma 1985’li yıllarda Uğur Mumcu uyanmıştır elbette. Bunun ile ilgili bir çok yazı ve kitap yayınlamış “gelecekte beyni yıkanarak eğitilen bu çocukların 2010’lu yıllarda savcı/hakim/komiser/subay olacağını ve cumhuriyet temellerini sarsacağını” sürekli dile getirmiştir.
6) Yine ordu tarafından PKK terör örgütüne silah sağlandığını, terörün kullanılmasıyla yönetimi elde tutmanın amaçlandığı yorumlanabilir. Çünkü Mumcu askeriyenin PKK’lılara silah ve mühimmat taşıdığı araştırması sırasında öldürülmesi oldukça şüphe uyandırmaktadır. Devlet 30 yıl evvel bu olayı elbette inkar etse de yıllar sonra görüyoruz ki suikastleri yapanlar MİT’ten çıkmakta, devlet yardım tırları içerisinde bazukalar yerleştirmekte, Savcılar cumhuriyetin bağımsız ve adaletinden uzak yetiştirilmiş biatçı kimlikle yaşadığı görülmektedir.
Neyse her ülke ektiğini biçer ve halk yaptıklarından sorumlu olarak cezasını çekmelidir. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik borç bataklığının bu boyutlara geleceğini belki yapanlar bile tahmin etmemiştir. Şu an ülkemiz hiç bir siyasi partinin veya önderin çabalarıyla düzeltilemeyecek düzeyde borçlanmış ve ithalata bağımlı hale getirilmiştir. Ele geçirilen propaganda araçları sayesinde (medya, televizyon, yazar) ülkemiz kendini dünyaya hükmetmeye başladığını zanneden, hava alanı yaparak Almanya ekonomisini batacağına inanan bir kitlenin yönetiminde bataklığın dibine düşmüştür. Ekonomik olarak durum budur. Allah sonumuzu hayretsin; Son olarak cari açığımızın 500 milyar dolara yükseldiğini söyleyerek huzurlarınızdan ayrılıyor ve sözü yakın tarihimizdeki düşünce/sanat/eğitim ve kültür atılımlarına bırakıyorum.
Hoşçakalın…
Sonraki yazıya buradan